Türk Kebap Tarihi
Türkler Orta Asya’da olsun, Anadolu’da olsun, yerleşik hayata geçtikten sonra da, hayvancılığı bırakmamışlardır. Türkler XI. yy. ’da en çok koyun eti yiyorlardı. Türklerde hayvancılıkla birlikte et pişirme ve işleme sanatının derin bir tarihsel geçmişe sahip olduğu açıkça görülmektedir. Anadolu’da büyük Selçuklu devletinin yerleşik düzen almasıyla da bu coğrafya üzerinde yöresel ve bölgesel gelenekleşmiştir. Biryan kebap demektir.
Kebap
Ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et anlamına gelmektedir. Kebap kelimesi Sümer dilinde gösterilmektedir. Közlemek anlamlı kabuba kelimesiyle açıklanır. Kebap, Arap kökenli olan et yemeklerine verilen addır.
Döner kebap 18. yy. ’da dikine dönen şişlere geçirilerek kızartılan koyun etinin bahsi geçen Anadolu seyahatnamelerinde değiniyor. Kebap, Fatih döneminden sonra mutfakta yer aldığı görülüyor. Kebapçılık konusunda Doğu Akdeniz bölgesinde merkez kentler Antakya, Adana, Tarsus ve Mersin’dir. Öncü olanlar Adana ve Tarsus’tur. Güneydoğu Anadolu bölgesinde kebaplar erkek koyun etinden yapılır. Kebabın gerçek ustaları “acılı kebap” yapmaktan hoşlanmazlar. Çünkü sade kebap kıymasının içine konulacak her şey, etin doğal tadını bozar. Şiş biçimlerine göre, kebap kıymaları yassı ve yuvarlak olarak saplanır. Nizip’in kebap kültürü ise, Gaziantep ile Birecik’in harmanlarından oluşmuştur. Birecik’in kendine özgü sebze kebapları vardır. Frenk (domatesli) kebabı ve haşhaş kebabı da Birecik’te yaygın olarak kullanılır. Kebapçılıkta sakatat asla olmaz yani ciğer, dalak, yürek, böbrek, akciğer satmazlar. Ayrıca da yasaktır. Sakatatçılar da et kebabı satamazlar. Et kebapçıları sabah 9.00-10.00 arası hazırlık yaparlar, öğlen servisinden sonra 15.00-16.00 arası kapatırlar.